Baş ve boyun kanserleri tüm kanserler içinde en sık izlenen kanser gruplarından birini oluşturur ve toplumda kabaca yüz kişiden biri hayatının bir döneminde bu kansere yakalanmaktadır. Kanser evresine göre tedavi edilebilir ve tedaviye plastik cerrahi, kulak burun boğaz, onkoloji, radyoloji, patoloji başta olmak üzere birçok tıp disiplini katılır. Ancak daha önemli ve unutulmaması gereken bilgi baş ve boyun kanserlerinin önlenebilir olmasıdır.
Baş Boyun Kanserleri Nelerdir?
Baş ve boynun içini kaplayan nemli mukoza yüzeyinden ve daha nadir olarak tükrük bezlerinden köken alan kanserlerin ortak ismi baş boyun kanserleridir.
Baş boyun kanserlerini yerleşimlerine göre alt gruplara ayırmak mümkündür:
Ağız boşluğu: Dudaklar, dil, diş etleri, damak ve yanaktan oluşur.
Yutak: Burnun arkasından yemek borusuna kadar uzanan tüp yapıdır.
Gırtlak: Yutağın alt kısmında, ses tellerini de içeren organdır.
Burun ve paranazal boşluklar: Burun boşluğunu ve çevresindeki ufak hava boşluklarını tanımlar.
Tükrük bezleri: Temel tükrük bezleri ağız tabanında ve kulak önünde bulunurlar.
Baş boyun kanserlerinde tedavi hastaya özeldir ve pek çok faktöre bağlıdır. Bu faktörlerden başlıca; tümörün yerleşim yeri, yayılımı ve boyutları, kanserin evresi, hastanın yaşı ve genel sağlık durumu olarak sayılabilir.
Baş boyun kanserlerinde tedavi yöntemleri cerrahi, ışın tedavisi (radyoterapi), ilaç tedavisi (kemoterapi) olarak sıralanabilir. Çoğu zaman bu tedavi yöntemleri tek olarak kullanılmaz ve tedavi planı yöntemler birbirlerini tamamlayacak şekilde oluşturulur.
Tüm kanser tedavileri hastayı hastalıktan kurtarma pahasına hastanın yaşam kalitesinde değişikliklere neden olacaktır. Farklı tedavi seçenekleri farklı yan etkilere yol açsa da, genel hatları ile kanserin erken evrelerde tedavi edilmesi en az sekel ve yan etkilere neden olurken, kanserin ileri evrelerde yakalanması ve tedavi edilmesi yaşam kalitesini bariz şekilde olumsuz etkileyebilir.
Baş boyun kanserlerinde cerrahi tedavinin önemli bir parçası hastalıklı olduğu için uzaklaştırılan kemik ve yumuşak dokuların bıraktığı boşluğun doldurulması ve dokuların şekil ve işlev gözetilerek yeniden oluşturulmasıdır (rekonstrüksiyon) ve rekonstrüktif plastik cerrahinin alanıdır.
Rekonstrüksiyon hastanın öz dokusundan alınan basit deri yamalarından serbest kompozit doku nakillerine uzanan geniş bir yelpaze içinden seçilebileceği gibi, bazı özel durumlarda sentetik maddeler ve protezlerin kullanımı da söz konusu olabilir. Hastalığın boyutları, uzaklaştırılması gereken doku ve organların işlevleri ve hastanın genel durumu başta olmak üzere, pek çok konu gözetilerek rekonstrüksiyon planlanır.
Radyoterapi süreç sırasında ve sonrasında kızarıklık, rahatsızlık ve ağrı oluşturabilir, hastalar tat ve koku değişikliklerinin yanı sıra yutkunma ve beslenme güçlüğü tecrübe edebilir. Cilt bulguları olabilir, çene açıklığında geçici veya kalıcı kısıtlılıklar olabilir.
Kemoterapi baş-boyun kanserlerinde tedavi sürecinde söz konusu olabilir. Sık yan etkiler yorgunluk, genel veya bölgesel ağrı, ağız kuruluğu, boğaz ağrısı, barsak alışkanlıklarında değişiklikler, bulantı ve kusma olarak sayılabilir.
Hasta doktoru ile tedavi süreci hakkında konuşmalı, tedaviden sonra nasıl gözükebileceği, konuşabileceği, beslenebileceği ve nefes alabileceği ile ilgili bilgi almalıdır. Hastaların rehabilitasyona gereksinim duyabileceği de unutulmamalıdır.